Işın değil ama uzaydan gelen enerjik ve yüklü parçacıklardır. Çıkış kaynakları çok iyi bilinmez.
5300 m’ye balon uçuran (1912) Avusturyalı fizikçi Victor Hess, daha yüksek irtifada hava atomlarından daha çok elektron koparıldığını buldu.
ABD’li fizikçi Robert Millikan hatayla bu “iyonlaşmayı” yüksek enerjili fotonların yarattığını düşündü. “Kozik ışın” terimini kullandı.
KI parçacıklarının yaklaşık %90′ı protonlar (hidrojen atomu çekirdeği); %9′u alfa parçacıklar (helyum çekirdeği); %1′i daha ağır çekirdeklerdir.
Kozmik ışınlar hava molekülleri ile çarpıştıklarında ikincil parçacık duşu ve Cerenkov ışınımı diye bilinen soluk bir ışıltı üretirler.
Geniş alana yayılan yer temelli parçacık dedektörleri hava duşlarını; ultra hassas ışık dedektörleri ise Cerenkov ışınımını tespit eder.
Mevcut en güçlü kozmik ışık gözlemevi Arjantin’deki Pierre Auger Gözlemevi’dir: 3000 kilometrekarelik alana yayılmış 1600 dedektör.
Ne yazık ki Samanyolu’nun manyetik alanı yüklü parçacıkları saptırır, bu yüzden Dünya’ya varış yönü, çıkış kaynağı ile alakalı değildir.
“Ultra yüksek enerjili kozmik ışınlar”, neredeyse ışık hızı ile yol alan, hızla vurulmuş tenis topu kadar çok enerji taşıyan protonlardır.
Bu UYEKI’lar insan yapımı parçacık hızlandırıcılarda üretilmiş en yüksek enerjili parçacıktan 50 milyon kat enerjik olabilir.
UYEKI’lar çok enderdir. Kolayca saptırılamazlar. Merkezinde karadelik olan, nispeten yakın aktif gökadalarda üretiliyor olabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder